2015 tüketici trendleri

Küresel tüketici trendlerini izleyen Trendwatching‘in yeni yılla ilgili trend raporlarına hemen her yılın başında veya geride bıraktığımız yılın sonunda yer veriyoruz. Bu yıl da adetimizi bozmayalım.

Önümüzdeki dönemin trendleriyle ilgili pek çok makale ve pek çok listelemeyle karşılaştınız veya karşılaşacaksınız. Bunların pek çoğu geleceğin trendleri olmaktan çok, artık iyiden iyiye belirginleşmiş hatta “Makro trend” haline gelmiş olgular. Örneğin “Eşyaların interneti“ veya Çin’le ilgili gelişmeler, artık dünyayı ve hayatımızı etkileyecek hale gelmiş küresel eğilimler. Bu konuda geçmiş yılların trendlerine göz atmak isteyenler  “trend raporu” etiketlerinden eski trend raporlarına da ulaşabilirler.

Burada söz edeceğimiz trendler ise henüz tam olarak ortaya çıkmamış, geleceğe yönelik fırsat içeren veya fırsat alanları sunan eğilimler. Bir başka deyişle, önümüzdeki dönemde bu trendler üzerine kafa yorarak çeşitli yenilikler ve girişimler ortaya koymak mümkün. İşte 2015’te konuşacağımız, on büyük tüketici trendi…

1- Instant Skills

Bu trend “hazır kahve” gibi “Hazır beceri” anlamına geliyor. Tüketiciler günümüzde bazı becerilere, bazı yeteneklere anında sahip olmak istiyorlar. Trandwatching’in 2006’da yayınladığı raporda yer alan Status Skills (Statü Becerileri) trendinin bir sonraki aşaması. Tüketiciler dijital ortamda narsizmin öylesine doruklarında geziyorlar ki, yeni bir şeyler almak veya göstermek artık onları tatmin etmiyor. Milyonlarca tüketici, kendi eliyle bir şeyler yapma veya yaratma peşinde koşuyor. Bu nedenle tüketicilere anında bir beceri kazandırabilmek veya sahip olduğu beceri düzeyiyle bir şeyler yaratabilmesine yardımcı olmak önem kazanıyor. Örneğin Seedsheet adlı firma, amatör bahçıvanlar için, tak çalıştır gibi “ek-büyüt” tohumlar sunuyor. Palate Home adlı pişirme gereçleri firması ise sensörlerle donattığı ızgaralarla amatör aşçıları usta haline getiriyor. Hexo+ drone (altı pervaneli helikopterler) sayesinde de amatör sinema meraklıları profesyonel çekimler yapabiliyor.

2- Fast-Laning

Bu trend de kuyrukta beklemek veya bir hizmet için şu veya bu kadar süre beklemek yerine hızlı hizmeti tercih eden tüketicilerin ortaya çıkardığı bir eğilim. Markalar, zamana bu şekilde duyarlı tüketiciler için hızlandırılmış hizmet paketleri sunuyorlar. Örneğin Taco Bell ve Starbucks, 2015’te siparişlerin önceden verilmesini, ödenmesini ve beklemeden alınmasını sağlayacak mobil uygulamaları devreye almaya hazırlanıyor. Starwood, Hyatt ve Hilton otel zincirleri de beklemeyi sevmeyen konukları için mobil uygulama aracılığıyla check-in yapılabilmesini ve yine mobil telefonla oda kapısının açılmasını sağlayacak sistemleri test ediyor.

3- Fair Splitting

Mobil cüzdanların hızla yaygınlaştığı bir dünyada artık yalnız mobil ödeme değil, öderken de maliyetleri paylaşma gündemde. Starbucks, ABD’de, haftada yedi milyon mobil ödeme kabul ediyor. Apple Pay‘in faaliyete geçmesinden sonra sisteme kayıtlı kart sayısı ilk üç günde bir milyonu aştı. ABD ve İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre ise Y kuşağı üyelerinin yüzde 45′i mobil telefonlarıyla ödeme yaparken faturayı arkadaşlarıyla paylaşmak istiyor. İşte bu nedenle şirketler hem değişik paylaşım uygulamaları geliştiriyor, hem de mobil ödemelerde paylaşımın yolunu açıyor. Örneğin aynı yöne gidecek yolcuların otomobillerini paylaşmaları veya tüketicilerin biraraya gelip hem maliyeti düşürmeleri hem de bir aracı paylaşmaları gibi.

4- Internet of Sharing Things

Bunun Türkçesi, “Paylaşılan eşyaların interneti”. Geçen yıllardan hatırlayacağınız gibi “Eşyaların interneti” güçlü şekilde ortaya çıkan trendlerden biriydi. Halihazırda tüketicilerin yüzde 4’ü bilgisayar ve telefon dışında internete bağlı bir cihaza sahipken üçte ikisi önümüzdeki beş yıl içinde böyle bir cihaza sahip olmayı düşünüyor. Şimdilerde bu trend “Paylaşım ekonomisi” trendiyle birleşerek, ortaya “paylaşılan eşyaların internetini” ve tabii ekonomisini çıkardı. Örneğin BitLock, cep telefonu üzerinden açılıp kapanan bisiklet kilitleri sayesinde şehir içinde bisiklet paylaşımını sağlıyor. Breather adlı bir başka uygulama ise yine akıllı kilitler sayesinde New York, San Francisco, Montreal ve Ottawa’da kullanılmayan evlerin, ofislerin 30 dakika gibi çok kısa sürelerde bile kiralanabilmesini sağlıyor.

5- Branded Government

Bu trendin bizim dilimizdeki karşılığı da “Markalı yönetim”. Evet, adından da anlaşılacağı gibi, kent yaşamının ayrılmaz bir parçası haline gelen markalar, artık kentlerin daha olumlu bir noktaya evrilmesi için aktif görev alıyor, projeler geliştiriyor. Zira araştırmalara göre Y kuşağının yüzde 73’ü hükümetlerin tüm sorunları çözmekte yetersiz kalacağını düşünürken yüzde 83’ü şirketlerin de çözüm için harekete geçmesini istiyor. Örneğin Batı Afrika’da Easy Taxi adlı mobil uygulama, Dettol adlı temizlik ürünleri üreticisiyle işbirliği yaparak taksi şoförlerine Ebola virüsü konusunda eğitim veriyor. Taksiciler de bu eğitimi yolculuk süresince müşterilerine aktarıyor. Volvo ise İsveç’te trafik yönetimiyle işbirliği yaparak Göteborg’taki elektrikli otobüslerin yoldan kablosuz elektrik almasını sağlayacak bir sistem kurdu.

6- Post-demografik tüketici

Tüketici davranışlarını şekillendirdiği düşünülen yaş, cinsiyet, gelir düzeyi, statü ve benzeri geleneksel demografik kıstaslar artık pek işe yaramıyor. Tüketiciler artık kendi kimlik aidiyetlerinden, üyesi oldukları demografik gruptan çok daha bağımsız hareket ediyorlar. Bunun sonucunda da geleneksel demografik gruplardan bağımsız tüketim örüntüleri ortaya çıkıyor. Özellikle genç tüketiciler yenilikleri çok daha hızlı benimsiyor ve hayatlarına katıyorlar. Firmaların, markaların, ürünlerin neredeyse anlık olarak ortaya çıkan yeni demografik grupların farkında olması ve inovasyonlarla ilgili piyasayı sürekli taraması gerekiyor.

7- Currencies of change

Yapılan araştırmalara göre, tüketicilerin çoğunluğu, markalar ve firmalarla kendileri arasındaki değer değiş tokuşunun tek yönlü olduğunu düşünüyor. 2015, akıllı markalar için tüketicinin bu düşüncesini tersine çevirecek bir fırsat yılı olarak görülebilir. Çünkü tüketiciler artık sağlık, spor, yeni yetenekler veya yeni bilgiler edinme gibi konularda, markalardan kişisel gelişimlerini motive etmesini ve ödüllendirmesini bekliyor. Bunun için de akıllı telefonlar ve giderek yaygınlaşan giyilebilir cihazlar iyi fırsatlar sunuyor. Şimdiden bunu yapan markalar da var. Örneğin Rusya’da Alfa Bank, spor yapan müşterileri için özel bir hesap geliştirdi. Fiziksel hareketlerini izleyen uygulamalar sayesinde yapılan hareketler, banka hesabına aktarılıyor ve bu müşteriler, tasarrufları için normalden daha yüksek bir faiz alabiliyorlar.

8- Sympatetic pricing

Az önce dediğimiz gibi tüketiciler, olumlu davranışları için anında ödüllendirilmek istiyor. Ancak markalar için, zor zamanlar da tüketicilerle yakınlaşmanın iyi bir fırsatı. Zira tüketicilerin pek azı markaların kendilerine içten ve samimi sözler verdiğine inanıyor. Bu nedenle 2015’i halden anlama ve tüketiciyle empati kurma zamanı olarak görmek pek de yanlış değil. Örneğin Hong Kong’ta yayınlanan South China Morning Post Gazetesi, Eylül 2014’te Occupy Central olarak adlandırılan, reform yanlısı sivil itaatsizlik eylemleri sırasında ücretli olan internet sitesini ücretsiz hale getirmişti. New York’taki Pareup adlı kafe, restoran ve market zinciri ise son kullanma tarihi yakın ürünleri düşük fiyattan müşterilerine satıyor ve isteyenlere bu konudaki bilgilendirmeyi de cep telefonlarına gönderiyor.

9- Robolove

2015 robotların yükseleceği bir yıl olacak. Amazon’un kurucusu Jeff Bezos 2014 sonunda Amazon’un 10 bin adet Kiva Robot’a (Depoda yük taşıyan robotlar) sahip olacağını açıklamıştı. Amazon’un 2013 sonunda yalnızca bin 400 robotu vardı. Robotların yükselişi markalar tarafından yalnızca maliyet düşürücü bir unsur olarak değil, daha iyi bir müşteri tatmini yaratmaya dönük bir araç olarak da görülüyor. Ayrıca robotların insan gücünü aşan ve yaratıcılık gerektirmeyen bir tekrar faaliyetinde kullanıldığı da unutulmamalı. Amazon’un Kiva robotları dışında örneğin Düsseldorf Havalimanında robot valeler otomobilleri park ediyor, Nestle, Japonya’da müşteri hizmetlerinde Pepper adlı robotun denemesini yapıyor. Sonuç olarak markalar 2015’te insan ve robotun daha fazla birlikteliği için epey kafa yoracaklar gibi görünüyor.

10- Brand stands

Bu trend de 2015’ten başlayarak toplumsal olaylar hakkında markaların daha cüretkar olmasına ve daha fazla konuşmasına neden olacak. Çünkü “Y” kuşağının yüzde 73’ü markaların dünya meseleleriyle ilgili görüşlerini açıklaması gerektiğini düşünüyor. Örneğin Nando’s adlı restoran zinciri, Güney Afrika’daki reklam kampanyasında ülkedeki bakan ve bürokratların eskort ve konvoylarıyla trafikte yarattıkları karmaşayla dalga geçen bir reklam kampanyası başlattı. Pantene ise Hindistan’da güzellik ürünlerinin tüketicilere verdiği gerçek dışı sözleri eleştiren bir viral video yayınladı.

Evet, 2015 ve sonrasında etkili olması beklenen tüketici trendleri bunlar. Tabii her zamanki gibi, kesintisiz olarak ufukta bizi nelerin beklediğini sorgulamaya, tüketicileri ve pazarı gözlemeye devam!

Kaynak için: 10 TRENDS for 2015 / http://trendwatching.com