İçerik, iletişim ve hikâye anlatıcılığı alanlarında kariyer yapmış birisi olarak, ‘’bağlam’’ın rolü her zaman kalbimde özel bir yer tutar. İster işte ister özel hayatımızda olsun, iletişim kurduğumuz şey hedef kitlemize sadece mesajın bağlamını anladıklarında anlamlı gelir. Bağlam yoksa anlam da yoktur. Bağlam olmadan, hedef kitledeki izleyicilerin veya dinleyicilerin onlarla iletişim kurduğunuz şey hakkında, ne gibi bir bilgiyi almaları gerektiği konusunda ve nihayetinde mesajınızın neden onları ilgilendirdiği ile ilgili olarak kafaları karışabilir.
Tekrar hedefleme (Retargeting) işle ilgili bağlam gafları konusunda en klasik ve (en itici) örneklerden biridir. Böyle bir durumda geçmişte gözden geçirdiğiniz, baktığınız yerde bir şey hala ilgilenip ilgilenmeseniz bile sizi şu anda da takip etmeye devam eder. Örneğin iş amaçları için bir web sitesine bakarken çorap reklamı görmek oldukça yersiz, oldukça bağlam dışıdır. Ama birçok bağlam gafı sohbette meydana gelir; söylediğiniz bir şey boş ya da aklı karışmış gözüken bakışlara maruz kalır, sorduğunuz ya da söylediğiniz şey için daha fazla bağlama ihtiyacınız var ve bunu karşı tarafa sunmalısınız.
Oxford İngilizce Sözlüğü’ne göre bağlam şu şekilde tanımlanmaktadır:
Bir olay, ifade ya da fikrin ortamını şekillendiren ve buna dayanarak tam olarak anlanan ve değerlendirilen durumlar veya yazılan ya da konuşulan bir şeyin bir kısmının doğrudan doğruya üstün gelmesi ve bir sözcük ya da metin parçasını takip eden ve anlamını açıklığa kavuşturan şey.
Eğer bağlamın tanımını pazarlamanın uygulanışına uyarlarsak, pazarlamanın hedef kitle için hazırlanan spesifik mesajın iletilmesinde yer aldığı durumlarda pazarlamacıların mesajlarının ulaştırılmasında neyin üstün geldiği veya neyin takip ettiği konusuna titizlikle yaklaşmaları gerekir. Eğer gerçekten hedef kitlelerinin iletişimini yaptıkları şeyin anlamını ve alakasını anlamalarını istiyorlarsa tabii.
Sitecore’da pazarlamacıların ve dijital liderlerin pazarlama faaliyetinde bulunurken, sadece müşterilerin markaları ile nasıl etkileşime geçtikleri bağlamı konusunda etkili bir şekilde müşteri deneyimini yönetebileceklerini iddia edecek kadar ileri gittik. Birçok pazarlama otomasyonu iş akışı, bağlam pazarlamasına girişimde bulunuyor (Örneğin eğer müşteriler beyaz bir sayfa indirirse, bir broşür iki hafta sonra onlara e-mail olarak iletiliyor). Ama birçok pazarlama otomasyon platformundaki sorun sadece tek bir maile olan tepkiyi hesaba katmaları. Kullanıcının beyaz kağıdı indirdikten sonra ne yaptığını hesaba katmıyorlar. Ya web sitede saatlerce zaman geçirdilerse? Ya da bir sonraki gün beyaz kağıt hakkında tweet attılarsa? İki haftadan daha kısa bir sürede bunu takip etmek istemez miydiniz?
Başarılı bağlam pazarlaması pazarlama otomasyonun önerebileceğinden daha fazlasını gerektirir. Biz şu üç işlevi etkinleştiren teknolojinin bunu gerçekleştirdiğine inanıyoruz:
- Hedef kitlenizin nerede olurlarsa olsunlar, henüz onlara yardım elinizi uzatmadan ne yaptıkları hakkında bağlamsal zekâyı bir araya getirme, toplama yeteneği. Bir diğer deyişle metninizin önüne geçen, üstün gelen nedir?
- Metni ya da dijital içeriği yönetme yeteneği. Eğer birçok müşteriniz varsa bunu kolaylıkla ölçerek yapabileceğinizden emin olmak istersiniz.
- Müşteriniz nerede, hangi cihazda olursa olsun içeriği ulaştırma yeteneği. Ve bunu da otomatik bir şekilde yapmak istersiniz ki önceden tanımlanmış belli hedef kitle eylemlerine bakarak yine otomatik olarak içeriğin gönderilmesini sağlasın. Bu sizin belirlediğiniz bir zaman dilimi içerisinde meydana gelir. Başka bir deyişle müşterilerinizin ne gördüğünü ve ne zaman gördüğünü kontrol eden sizsiniz ve bu süre boyunca onların deneyimleri hakkındaki bağlamsal zekânız size göndermek zorunda olduğunuz şeyin onlar tarafından ne zaman tüketilmeye hazır olduklarını söyler.
Aslında oldukça basit bir iş fakat işe yaramasını sağlayan teknoloji bunu bazen oldukça karmaşık bir hale getirebiliyor.
Kaynak: https://www.marketingtechblog.com/what-is-context-marketing/