Uluslararası İşbirliği Platformu (UIP) tarafından bu yıl “Geleceğin Tasarımı” temasıyla sekizincisi düzenlenen ve üç gün süren Boğaziçi Zirvesi‘nin son gününde, gelecek için eğitim modelleri tartışıldı. Eğitimde dijital dönüşüm, gelecekte üniversitelerin rolü, teknolojinin yeni öğretim modelleri üzerindeki etkisi, sanal sınıflar ve uzaktan eğitim en çok konuşulan konulardan sadece birkaçıydı.
Mehmet Ali Neyzi moderatörlüğünde gerçekleşen panelin konuşmacıları arasında Harvard İşletme Okulu dekan yardımcısı Prof. Felix Oberholzer-Gee, Lübnan eski eğitim bakanı ve Beyrut Amerikan Üniversitesi Rektör yardımcısı Prof.Hassan Diab, Katar Georgetown Üniversitesi dekanı Prof. Ahmad Dallal, Filistin Birzeit Üniversitesi’nden Prof. Abdellatif Abuhijleh, Kahire Amerikan Üniversitesi dekanı Prof. Adham Ramadan ve panelin tek Türk konuşmacısı olan Doğuş Üniversitesi makine mühendisliği bölüm başkanı Prof. Ahmet Nuri Ceranoğlu vardı.
Davetten Notlar
Panel öncesinde moderatör Mehmet Ali Neyzi’nin özel daveti ile gerçekleşen öğle yemeğinde, gazeteciler ve konuşmacı dekanlar dijitalleşme sayesinde değişen eğitim modellerini tartıştılar. Katılma şansı yakaladığım bu davette öne çıkan konu başlıklarından biri hızla dijitalleşen iş hayatında başarılı olmak için yeni mezunlarda hangi özelliklerin bulunması gerektiğiydi. Masadaki tüm akademisyenlerin hemfikir olduğu özellikler gelişmiş iletişim becerileri, yaratıcılık ve çok boyutlu düşünme olarak karşımıza çıkarken aynı zamanda teknolojiyi çözüm ve tasarım odaklı kullanan öğrencilerin bir adım önde olduğunu vurguladılar.
Uzun süre tartışılan bir başka konu ise dijital odaklı eğitimin duygusal zeka ile nasıl birleştirilmesi gerektiğiydi. Bununla bağlantılı olarak, teknolojiyle iç içe bir eğitimin öğrencileri bireyselliğe ve sadece mekanik düşünmeye itip itmeyeceği ikilemiydi. Yemekte, üniversitelerin geleneksel ruhunu kaybetmemesi için öğrenciler arası etkileşimin korunması gerektiği ve karşılıklı tartışma ortamları sayesinde bunun sağlanacağının altı çizildi.
Panelden notlar: “Google artık her şeyi bir öğretmen kadar biliyor!”
Panelin en önemli konuşmacılarından biri olan Harvard Business School dekan yardımcısı Prof. Felix Oberholzer-Gee, konuşmasında dijitalleşme ile üniversitenin yeniden tanımlandığını vurguladı. Profesöre göre öğrenciler, internet sayesinde öğrenmek istedikleri her bilgiye bir öğretmene ihtiyaç duymadan ulaşabiliyor ve bu yüzden üniversitelerin rolünün yeniden tanımlanması gerekiyor. Ayrıca, Oberholzer-Gee teknoloji sayesinde uzaktan eğitimin yaygınlaşmasının üniversiteleri eskiye göre daha açık hale getirdiğinin ve ders-kapasite sorununun ortadan kalktığının altını çizdi. Öte yandan, dijitalleşmenin değiştiremeyeceği şeyler olduğunu ve bazı uygulamaların geleneksel yöntemlerle devam etmesi gerektiğini vurguladı. Bu yöntemlerden en önemlisinin öğrenciler arası etkileşimin sağlanması ve eğitim süresince kesintisiz olarak korunması olduğunu savunan Oberholzer-Gee, uzaktan eğitimde öğrencilerin en büyük sorununun gerçek bir tartışma ortamına kavuşamaması olduğunu düşünüyor.
“Üniversitelerin dönüşümü sanal sınıflar ile olacak”
Lübnan eski eğitim bakanı ve Beyrut Amerikan Üniversitesi Rektör yardımcısı Prof. Hassan Diab konuşmasına üniversitelerin gelecekte de değişmeyecek amaçları ve rollerinden bahsederek başladı. Diab, öğrencilere burs olanaklarının sunulması, araştırma çalışmalarının desteklenmesi, kültürel çeşitliliğin desteklenmesi gibi konularda üniversiteler geçmişteki rollerini sürdürmeye devam etmeli vurgusu yaptı. Sanal sınıfların eğitimin geleceğini belirleyen başlıca devrimlerden biri olacağını ve bu sayede yapay zeka, artırılmış gerçeklik çalışmalarının hızlanacağını belirtti. Sanal sınıflar sayesinde öğrencilere yaratıcılıklarını kullanabilecekleri ortamlar sağlanarak inovasyon odaklı çalışmalara teşvik edileceklerini söyledi. Eğitimde dijital dönüşüm sayesinde ortaya çıkacak yeni eğitim modellerinde ezberci sistemin yer bulamayacağını, yaratıcılık ve tasarım odaklı öğrencilerin başarılı olacaklarını vurguladı.
“Geleceğin üniversiteleri çok yönlü ve yenilikçi düşünen öğrenciler yetiştirmeli”
Katar Georgetown Üniversitesi dekanı Prof.Ahmad Dallal, üniversitelerin sadece akademik eğitim veren bir kurum değil aynı zamanda bilinçli ve çevresine karşı duyarlı vatandaşlar yetiştirmesi gereken bir yapı olduğunu düşünüyor. Gelecekte, birden fazla mesleki yetkinliğe sahip öğrencilerin olacağını ve bu yüzden de öğrencilerin çok yönlü düşünebilmesi için sadece kendi alanından değil, farklı bölümlerden de ders alması gerektiğinin altını çizdi. Kendisi de mühendis olan Dallal, özellikle mühendislik, mimarlık gibi sayısal ağırlıklı bölümlerde okuyan öğrencilerin sosyal bilimlerden ders alarak çok yönlü düşünmeyi öğrenmeleri gerektiğini vurguladı.
“Uzaktan eğitim ile öğrenciler artık kendilerinin öğretmenleri!”
Uzaktan eğitim veya sıkça karşımıza çıkan adıyla “e-learning” kavramı Kahire Amerikan Üniversitesi dekanı Prof. Adham Ramadan’ın konuşmasının temasını oluşturdu. Bireysel öğrenme modelleri teknoloji sayesinde “kendi kendine öğren” temasıyla öğrencilere dünyanın herhangi bir yerinden çok sayıda üniversiteye ulaşma imkânı sağlıyor. Uzaktan eğitim sayesinde üniversite eğitim masraflarının azaltılacağını savunan Ramadan, hızla gelişen teknoloji sayesinde değişimlere daha kolay ayak uydurabileceğimizi söyledi.
“Dijitalleşme ile birlikte öğrencilerden beklentiler de değişiyor”
Filistin’de zor şartlar altında da olsa Birzeit Üniversitesi’nde eğitme devamlılığı sağlama çabası içinde olduğunu belirten Prof. Abdellatif Abuhijleh, dijitalleşme sürecinde yalnızca öğrencilerin ihtiyaçlarının değişmediğini aynı zamanda onlardan beklentilerin de farklılaştığının altını çizdi. Geleneksel üniversite eğitim modellerinde akademik başarı odaklanılan en önemli noktayken, geleceğin üniversitelerinde başarıya ulaşmak isteyen öğrencilerin iletişim becerisine sahip olma, dijital dünyaya ayak uydurma ve trend belirleyici olma gibi özellikler barındırması gerektiğini vurguladı.
“Geleneksel eğitim ve uzaktan eğitim harmanlanmalı”
Panelin tek Türk konuşmacısı olan Prof. Ahmet Nuri Ceranoğlu, her ne kadar dijitalleşmenin gelecekte üniversitelerin yapısını değiştireceğini düşünse de geleneksel modellerin de bu sisteme dahil edilmesi gerektiğini söyledi. Sanal sınıflar, sanal kütüphaneler ve hatta sanal laboratuvarların çok büyük önem kazanacağını ama öğrenciler arası etkileşimin yine geleneksel yollarla sağlanacağını vurguladı. Eğitim materyallerinin dijital ortama aktarılmasıyla birlikte disiplinler arası eğitim en üst seviyeye çıkacağını ve geleceğin üniversitelerinde öğrencilerin her konuda fikir sahibi olabileceğini belirtti.
Genel olarak altı akademisyen de eğitimde dijitalleşme sayesinde yeni bir devir başladığını ve bu dönüşümün hızlanarak devam edeceğini vurguladı. Teknolojiden yararlanan ve onu yaratıcılığı ile birleştiren öğrencilerin gelecekte daha başarılı olacaklarının altı çizildi.