Kitabın “e hali” sandığımızdan da yakın

Fotoğraf: cestava / Flickr

Tablet bilgisayarların yaygınlaşmasıyla e-kitap pazarı da hızla büyüyor, özellikle akademik alanda önümüzdeki 10-12 yıl içinde pazarın yüzde yüzüne e-kitabın hakim olacağı tahmin ediliyor.

Geçtiğimiz günlerde kütüphanecilik haftası vesilesiyle bol bol e-kitap konusu gündeme geldi. E- kitap, uzun zamandır ilgimi çeken bir konu. Milli Eğitim’de Fatih Projesi gündeme geldiğinden beri, Türkiye’de daha da görünür olmasına rağmen esaslı biçimde tartışılmadığını, geleceğimizi şekillendirecek dinamiklerden biri olmasına rağmen, konunun değişik yönlerini çözüme kavuşturmaya yönelik çok da ciddi bir çaba olmadığını görüyorum.

Konu Başbakan’ın lanse ettiği meşhur Fatih Projesi’nden açılmışken, küçük bir parantezle söze başlayayım. Uzmanlar, öğrencilere dağıtılmaya başlanan tabletlerin e-kitapla ilgili çok fazla olumlu bir gelişme yaratmayacağı görüşünde. Çünkü dağıtılan tabletler, yalnızca Milli Eğitim’in öğrenciler için belirlediği kitap veritabanına erişimi sağlıyor. Yani bu tabletler, aslında internete değil, bir tür intranete bağlanıyor. Tableti eline alan öğrenci, öyle internette istediği gibi gezip, istediği kitabı okuma lüksüne sahip değil. Fakat diğer yandan projenin tablet kullanımı konusunda bir alışkanlık yaratacağı, e-kitap kullanımını hızlandıracağı da söyleniyor. Hatta -Fatih Projesi’ni yürütenler duymasın ama- alınan duyumlara göre tabletlerin bu sınırlı erişim özelliği çoktan kırılmış bile.

Projeyle ilgili benim asıl kaygım ise yazılımların kırılması değil, dağıtılan tablet sayısı fazlalaştıkça bu tabletlerin fiziki olarak kırılması durumunda ne olacağı. Fatih Projesi’nin sitesinde kurulan sistemlerin beş yıl garantili olduğu belirtiliyor, ama çocuklara dağıtılan tabletin başına bir şey gelmesi, mesela üzerine su dökülüp bozulması durumunda ne olacağı konusunda bir açıklama bulunmuyor. Bunun yanında okullarda garanti süresini aştıktan sonra sistemin bozulması durumunda ne olacağı, okulların bunu hangi kaynakla yenileyeceği veya yanlış kullanım sonucu ortaya çıkabilecek bozulmaların nasıl telafi edileceği konuları da pek açık değil.

E-kitap konusu aslında dünyada da yeni gelişmekte olan bir konu. Konunun telif haklarıyla ilgili hukuki bir yönü, kitap okuma kültürü ve alışkanlığıyla ilgili kültürel ve antropolojik bir yönü, bir de yazılım-donanım standartlarıyla ilgili teknik bir yönü bulunuyor.

Fotoğraf: manoelnetto / Flickr

En sondan başlarsak, Amazon.com’un Kindle adlı okuyucusunun ardından birbiri ardına piyasaya giren değişik formatlarda tablet e-kitap okuyucular bulunuyor ve aslında veriler pazarın tamamen tablet bilgisayarlar üzerine şekilleneceği izlenimini yaratıyor. Yapılan araştırmalar ABD’de e-kitap pazarının 2011’de yüzde 6′lık paya sahip olduğunu, fiction yani edebi kurgu pazarında ise payının yüzde 13‘e ulaştığını gösteriyor. Yine ABD pazarında e-kitap okuyucularda Amazon’un Kindle’ı yüzde 19.5, Barnes&Noble’ın Nook okuyucusu yüzde 18.4 paya sahip. Piyasaya daha sonra giren iPad yüzde 30‘la pazar liderliğini ele geçirirken Google’ın açık kaynaklı mobil işletim sistemi Android tabanlı tablet bilgisayarlar da pazarın yüzde 14‘üne hakim durumda. Yani halihazırda pazarın yüzde 44’lük bölümü tablet bilgisayarlar tarafından paylaşılıyor ve bu tür donanımın gerek yaygınlaşma, gerek ucuzlama hızı dikkate alındığında, Kindle ve Nook gibi okuyucuların yerlerini tamamen tabletlere terk edeceğini tahmin etmek pek zor değil.

E-kitap konusunun ikinci önemli yönü ise telif hakları konusu. Yazarlar ve yayınevleri, içeriğin hızla kopyalanması endişesiyle bu yeni teknolojiye pek de güven duymuyorlar. Zaten bu alandaki yasal düzenlemeler de çok yeni. Örneğin kütüphane veritabanlarına girmiş bir e-kitabın içeriğinin değişik ülkelerde görüntülenmesi, indirilmesi konularında bir standart bulunmuyor. Bir ülkede görüntülenebilen içerik, bir diğerinde sınırlı erişime tabi olurken bir başkasında tamamen erişilemez hale gelebiliyor. Türkiye’de e-kitaplar için ISBN numarası 2009’dan beri veriliyor ve 2010’dan bu yana online kitapçı İdefix tarafından sınırlı sayıda e-kitap internette satılıyor. İstanbul Bilgi Üniversitesi Kütüphane ve e-Kaynaklar birimi tarafından düzenlenen e-Kitap konulu panelde bir konuşma yapan İdefix Direktörü Bora Ekmekçi, e-kitap konusuna yayıncıların hala çok mesafeli durduğunu, yayınevleri tarafından e-kitap üretilmediğini, meslek birliklerinin de bu konuda oldukça temkinli davrandığını söylüyor.

Ancak e-kitap konusunu asıl şekillendirecek olan alan bence işin kültürel ve antropolojik boyutu. İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde siber antropoloji konusunda çalışmalarıyla tanınan değerli arkadaşım Erkan Saka, aynı panelde yaptığı konuşmada mevcut kitap okuma alışkanlığımızın birkaç yüzyıl boyunca şekillendiğine dikkat çekiyor. Şu anda alışılagelmiş kitap içeriğinin e-kitaplara aktarıldığını belirten Saka, süreç içinde içeriğin de önemli bir değişime uğrayacağını ifade ediyor. E-kitabın içine ses, görüntü gibi daha fazla multimedya özelliklerinin girmesiyle kitap okuma konusundaki eylem pratiklerinin önemli bir değişime uğrayacağını düşünen Erkan Saka’ya göre telif hakkı konusundaki sorunlar da e-kitap maliyetlerinin düşmesiyle zaman içinde aşılacak.

Fotoğraf: ismkir / Flickr

Bu noktada, Erkan’a paralel olarak işin ticari boyutunun da birkaç yüzyılda şekillenen pratikten hayli farklı bir noktaya geleceğini söylemeliyim. Tıpkı içerik gibi, kitabın ticari modeli de şu anda basılı kitaptan “aynen” e-kitaba aktarılmaya çalışılıyor. Yazar, (çeviri eserlerde telif ajansları), yayınevi, matbaa, dağıtımcı ve perakendeciden oluşan geleneksel kitap üretim zincirinde e-kitap, matbaa ve dağıtımcıyı şimdiden devreden çıkarmış durumda. Offline perakendeciler de e-kitapta yerlerini online perakendeciye bırakıyor. Ancak e-kitabın yaygınlaşmasıyla yayıncıların da, perakendecilerin de rolünün ne olacağı pek belli değil. Özellikle yayınevlerinin geleneksel rollerini sürdürmeleri çok zor görünüyor. Zira geleneksel yayıncılık düzeninde yazarın telif kazancı yüzde 10-20 arasında bulunuyor ve pastanın geri kalan bölümü devlet (vergi olarak), yayıncı, matbaa, dağıtımcı ve perakendeci arasında paylaşılıyor. E-kitabın yaygınlaşması, inisiyatifi büyük ölçüde eser sahibine geçirecek ve fiyatları önemli ölçüde düşürecek gibi görünüyor.

Yine aynı toplantıda önemli e-kitap yayıncılarından Pearson’ın Türkiye temsilcisi Hüseyin Özler‘in verdiği bilgiye göre Apple’ın yaptığı araştırmalar, akademik alanda ABD’de e-kitapların payının 2015’te yüzde 25‘e ulaşacağını 2023’te ise akademik kitap pazarının yüzde 100‘ünün e-kitaplardan oluşacağını gösteriyor. Bu tahminlerin Türkiye’deki geçerliliğinin ise 2-5 yıllık gecikmelerle ortaya çıkabileceği belirtiliyor.

Bir başka deyişle e-kitap konusunda gelecek, sandığımızdan da yakın görünüyor.

“Kitabın “e hali” sandığımızdan da yakın” üzerine bir yorum

  1. 1.- Fatih Projesi içinde ebook super bir hadisedir.
    Kitapların müellifi kitaplarını MEB ‘ e satmışlardır. Hiçbir kayıpları yoktur .
    2.- Universite text bookları da YÖK tarafından satın alınmalı ve ebook olarak öğrencilere sunulmalıdır . Öğrencilerden 10 TL/yıl ücret alınması yeterlidir.
    3.- Amerika hala K12 de ve üniversitede ebook işini çözememiştir .Yanlızca Washington Eyaleti ve Utah öğrencilere bedava ebook veriyor .
    4.- Fatih projesinde halen yanlız ders kitapları intranet ‘ den veriliyor. Bir de 100 tane klasik verilse şimdilik yeter .
    5.- Maalesef yayınevleri çok haris .
    Kitap başına 10 lira alsalar milyonlarca kitap satarlar daha da çok kazanırlar.

Yorum yapın