Tüketicilerin bilinçaltlarını kullanarak onları manipüle etmek etik bir yol mudur?
Son 20 yıldır pazarlama dünyasının içinde yer alan biri olarak, bilinen ve öğretilen her şeyi deneyimledim. Pazarlamanın aklınıza gelebilecek her türlü yöntemini denedim, viral pazarlama bile dahil olmak üzere. Şunu öğrendim ki her çeşit pazarlamanın bir ortak tarafı var: tüketicinin pazarlama tekniklerine verdiği bilinçli tepkiler. Ne yazık ki, bu tepkiler ölçülse bile, bilinçaltı verilen tepkilere bir cevap sunamıyordu. Ancak nöromarketing bunu değiştirdi.
Artık belirli sorulara beynin hangi tarafını kullanarak cevap verdiği tıbbi teknolojiler kullanılarak ölçülebiliyor. Dolayısıyla belli başlı örneklere insanların nasıl tepki verebileceğini görebiliriz.
Ancak bunu göz ardı etmeyin: bilim insanların koku alma duyularının nasıl oluştuğunu ve bizlerin en çok hangi tarz kokulardan hoşlandığımızı kesin olarak belirledi. Dolayısıyla örneğin koku pazarlaması son derece bilinçaltından yola çıkan bir pazarlama tekniği. Örneğin, yeni evlerin pazarlamasında yapılan “event”lerde çoğunlukla yeni fırından çıkmış kurabiye kokusu veya cips kokuları kullanılır. Sinemalarda genellikle patlamış mısır kokusu hakimdir. Siz karnınız tok olsa bile kendinizi patlamış mısır yemek isterken bulursunuz.
Şimdi koku pazarlaması tekniği için tüm bu dediklerimi alın ve aynı şeyi renkler, sesler, hareketler, dokunma hissi, sıcaklık ve ısı için de düşünün. İnsan beyninin bir haritası çıkarılmış ve beynin verdiği tepkiler birtakım sensörler sayesinde ölçülmüştür. Böylece de insanların hangi ürüne ve hizmete ne çeşit tepkiler verecekleri kodlanmış ve insanların karar verme yetkileri üzerinde oynanmaya başlanmıştır.
Nöromarketing çeşitli pazarlama kampanyalarını başarılı bir şekilde geliştirmeye katkı sağlar. Eğer beynin verdiği tepkileri doğru bir şekilde kullanabilirsek, insanlar sattığımız ürünü ve hizmeti bilinçaltları sayesinde hemen satın almak isteyeceklerdir.
Karşılaşılanlar elbette ki şaşırtıcıdır. Örneğin, büyük şirketler başarılı olurlarken, küçük şirketler bu rekabete dayanabilecekler midir ya da onlarla yarışa bile girebilecekler midir? Bunun dışında, tüketicilerin bilinçaltlarını kullanarak onların algılarıyla oynayıp onların karar verme yetkilerini manipüle ederek ele geçirmek etik bir davranış mıdır?
Ancak bu soruların cevaplarına bakmadan diyebiliriz ki, nöromarketing son derece kaçınılmaz, büyük ve güçlü bir kavramdır. Pazarlama tekniklerinin arasındaki en uzun süre dayanabilecek ve gelecekte daha da güçlenecek bir yoldur.
www.inc.com