Pazarlamanın gitgide dijitalleştiği şu günlerde, hedef kitlenin ilgisini çekmek ve ona ürünü beğendirmek de zorlaşıyor. İzleyicinin dikkat eşiği oldukça düşük ve beyni her an onlarca reklama maruz kaldığında bazı mesajların diğerlerinin önüne geçmesi ve akılda kalması gerekiyor. Teknolojinin sürekli gelişmesi ve bilgisayar destekli düzenlemeler sayesinde olanı değiştirmek veya olmayanı yaratmak artık oldukça basit. Bu noktada hayatımızda birkaç senedir var olan sanal gerçeklik, bir de son zamanlarda daha da popülerleşen artırılmış gerçeklik devreye giriyor.
Gear VR. ile başka bir gezegende olabilirsiniz
Kısaca tanımlamak gerekirse sanal gerçeklik, kişinin kendini başka bir boyutta görmesi iken, artırılmış gerçeklik, gerçek ortama sanal bir yapının gelmesi demek oluyor. Markalardan örnek vermek gerekirse, Samsung sanal gerçekliğe adım atan ilk elektronik şirketidir. Sanal gerçeklik kavramını fütüristik filmlerden çıkarıp kullanıcısının evinde, koltuğunda otururken rahatça kullanabileceği bir alete çevirdi: Gear VR. Telefonunuzu takarak aktive ettiğiniz bu gözlükle ister canavarlardan kaçabilir, isterseniz lavlardan atlayarak hazineye ulaşabilirsiniz. Hem de sadece kafa hareketlerinizle.
Linkteki video sanal gerçekliğin hangi boyutlara geldiğini biraz daha somutlaştırarak bize sunuyor. Sanal gerçeklik gözlükleri sayesinde bir zombi oyunu oynayan genç kadın, daha sonra kendini hatıralarının içinde, büyükannesinin bahçesinde buluyor. Burada sanal olarak evlilik teklifi alırken, gözlükleri çıkardığında tüm piksellerin ve dijital ortamın yok olduğunu, çiftin aile ve dostlarını kenarda kutlama için beklediklerini görüyoruz. Sanal gerçeklikle oyunlar oynamak ve bambaşka boyutlara gitmek bu şekilde mümkün.
360 derecelik deneyim
YouVisit’in internet sitesinde “En İyi 10 Sanal Gerçeklik Pazarlaması” örneklerinden biri olarak gösterilen Visit Houston çalışması, bu teknolojiyi pazarlamada nasıl kullanılabileceğini iyi özetliyor. Şehrin kısa tanıtım videosunu bildiğimiz görüntü boyutlarının dışına çıkarak sanal gerçekliğe uyarlayan ekip, bu sayede VR gözlüğü takarak izlediğinde, kişi kendini Houston’ın ikonik yapılarını gezerken buluyor. 360 derece özelliği sayesinde, tarayıcıdan izlendiğinde fare hareketiyle, gözlükle izlendiğinde kafa hareketiyle tüm çevreyi görme imkanı sağlıyor. Sıradan bir tanıtım videosu yerine yeni boyutları deneyerek, diğer şehir tanıtımlarının arasından sıyrılıp kendinden bahsettiriyor.
Teknolojiyle ilgilenen platformlar, yeni uygulamalarla artırılmış gerçekliğin, sanal gerçekliğin önüne geçeceğini öne sürmüştü. Bu konuda hiç de yanılmadılar. Artık kişiyi bir yabancı bir boyuta sokmak yetmiyor, gerçek boyuta dijital imgelerin gelmesi izleyici kitlesine daha çekici geliyor.
Beğendiğin koltuğu salonunda görme imkanı sunuyor
Her sene aynı aylarda posta kutumuzda ürün kataloğunu bulduğumuz IKEA da bu yeniliklerden geri kalmıyor tabii. 2014 kataloğuyla eş zamanda mobil aplikasyonunu çıkaran marka, mobilya alışverişi yaparken çoğu kişinin aklına takılan sorulara cevap bulmayı hedeflemiş. “Acaba bu halı salon mobilyalarına uyar mı?” “Bu masada bütün aile yemek yiyebilir mi?” sorularını düşünmek yerine, dergideki barkodu tarayarak istediğiniz ürünü kendi evinizde görmeyi mümkün kılıyor. Bu sayede renkten ve boyuttan emin olarak alışveriş yapmak oldukça kolaylaşıyor.
Bu iki teknolojik gelişme her ne kadar öyle gözükse de birbiriyle yarışmıyor. Kullanıldıkları alanlar sebebiyle, birbirinin rakibi değil daha çok dostlar. Visit Houston, insanların önüne şehri getirmeyi değil, şehre insanları götürmeyi hedeflediği için sanal gerçeklik kullanılması gayet yerinde bir pazarlama tekniğidir. IKEA da kişileri ürün deposunda gibi hissettirmek yerine, ürünlerin gerçekten kullanılacağı mekana gelmesini sağlayarak kendini pazarlama amacına artırılmış gerçeklik tekniği ile ulaşıyor. Ürün veya hizmeti pazarlarken bu iki teknolojiden birinin kullanılıp kullanılmayacağı, amaca göre değişiklik gösterdiğinden pazarlamacının stratejisine kalıyor.
KAYNAKLAR: